
Spor benim için herşeydi. Artık yapamıyorum ve fırsatım olmuyor ama çok üzülüyorum. Artık halı saha maçı yapmaktan öte geçmiyor spor yaşantım. Eskiden öylemiydi ya? Yanlış hatırlamıyorsam ortaokul çağlarımda başladım spora aşık olmaya. Gerçi daha 6 yaşındayken bisiklet tepesinde geçirdiğim zamanları da sayarsak uzun bir zaman tutuyor ucuca eklersek. Sünnetimde halam bana taa Almanya'lardan pembe renkli pahalı bir markaydı şimdi ismini söylemem reklem olmasın, bir futbol topu almıştı. Sanırım halısaha topuydu çünkü pırıl pırıl parlaktı. Ama ne yazık ki çok geçmeden topu çaldırmakta gecikmedim. Bahçede bırakır mısın sen topu ?Aha da çalarlar öyle işte. İlk hayal kırıklığımı bu şekilde yaşadım sanırım. Ama çok üzülmüştüm. İnsan elindekini kaybedince çok üzültrak oluyor. Ve bir daha böyle bir hata yapmayacağına dair yemin billah ediyor. Elimizdekinin kıymetini bilmek lazım.Ama böyle acı tecrübeler yaşamadan...
Spordaki diğer faaliyetlerimden birisi de bisiklet sürmek oldu yaşantımda. İlkokula gittiğim senelerde babam bana üç tekerlekli bir bisiklet yaptı demirden kendi kaynayarak. Babam torna-çelik kalıp üzerine çalışmaktaydı. Kendi tükanımızdı. Tükan Kartal-Çavuşoğlu'nda Çavuşoğlu Sanayi Sitesi'ndeydi. Babamın bana yaptığı bisiklet ikidebir bozulurdu. Tekerleklerinin bilyaları ya düşer ya da yalama olurdu. Bana hep kızardı "yine mi bozdun ? " diyerek. Ben de ne yapayım ta Topselvi'den Çavuşoğlu'na o yaşta üçtekerlekle tıkır mıkır giderdim. Ama gidene kadar da canım çıkardı. Neyse dediğim gibi daha o dönemde başladı.
Benim bisiklet sürme sevdam, daha sonra büyüdükçe büyük bisiklet alşmak lazımdı bana. Minibüse atladık gittik Pendik'teki bisikletçiye amcam ile. O zamanın parası ile 1990 dı işte sene; 250bin liraya almıştık. BMX'ti bisikletim.Ozaman bu marka çok modaydı hala var piyasada görüyorum. Ama çok sağlam bisiklet çıktı be. Ben onu yaklaşık 6-7 sene kullandım. Daha sonra e daha da büyüdük, o zaman Türkiye Gazetesi Bisan İhlas bisiklet veriyordu kuponla. Aldık onu nihayetinde ama kuponun sonu gelene kadar hep hayalini kurdum bisikletimin.Nihayet o gün geldi çattı ama ortada bisiklet yok. Babam almış dükkanda bekletiyormuş. Ben iyicene sabırsızlanmaya başlamıştım ki;en nihayet akşam oldu ve babam geldi eve. O zaman babamda Tofaş Kartal vardı kahverengi. Atmış arabanın bagajına getirdi. Biraz da sinirlidir benim babam. Benim yerinde duramaz halime kızda tabii ki haklı olarak. Adam çalışmış akşama kadar yorgun yorgun gelmiş eve;ben de tepesinde dır dır nerde kaldın baba edalarıyla dönüyorum. İyi ki bana iki tokat asılmadı o kızgınlıkla.Artık 18 vites bir dağ bisikletine sahiptim ben. Rengi de kırmızıydı pırıl pırıl. Çok güzeldi gerçekten de bisikletim. Akabinde ilerleyen zamanlarda ben onun üzerinde çeşitli aksiyonlar deneyerek bilmem kaç tane pantolonumun yırtılmasına ve de paçalarının yağlanmasına sebep oldum. O da bişey mi bir keresişnde bisikletimin arkasına oturma selesi takmıştım. Artist gibi normal selesinde değil de arka selesine oturarak sürmeye başlamıştım. E tabii ben kaşınmıştım. Sen bigün giderken arka selede yine ; eve geldim durdum evin bahçe kapısının önünde. Altımda da beyaz bir kot pantolon var.Paçalar olmuş yağ içinde.Tam o sırada ben bisikletten inmeye hazırlanırken şöyle bir doğruldum yerimden yavaş da değil. Hızlıca kalktım seleden.Olay aynen şudur.Caaaaaartt !! diye bir yırtılma sesi mahalleyi inlatmeye az bir zaman bırakmıştı.Bir de baktım pantolonumun ağası yırtılmış.Anaaaa ! Ben ne yapacağım şimdi annem beni öldürür. Eve gittim korku dolu bakış ve ağır adımlarla. O merdivenleri nasıl çıkıyorum biliyormusunuz. O 15 basamak merdiven bana 150 000 basamak geldi o andaki tırsma içgüdüleriyle. Hemen çaktırmadan eve girdim kapıyı yavaşca açarak içeri sızdım dahice. Annem uyuyordu yan oda da.Hemen çıkardım pantolonumu kirli sepetine cumburlop ! En alta yerleştirdim sessiz hareketlerle. Bende de salaklık işte. Pantolon zaten yırtılmış eşşek gibi ağasından. Sen ne diye sepete koyarsın o pantolonu?Ah aptal kafa.E tabi ertesi gün annem çamaşırları yıkarkene ortaya çıktı yırtık pantolon. Sanki hiç bulamayacaklar onu en altta. Neyse ki annemden ogün çabuk sıyrılmıştım dışarıya kendimi eşkıya gibi atarak. Ne günlerdi ama.
Spor olsun diye sürdüğümüz bisiklet bana hainlik etmiş ve o gün bana bir pantolona sebep olmuştu.Bisikletimin sonu çok hazin oldu ama. Bu hazin sonun sonunu da internet kafe sevdamdan dolayı, orada bisikletimi çaldırarak kendim hazırladım. Bisikletim çalınmıştı.Bisikletle gittiğim internet cafeden yürüyerek eminsiz adımlarla eve gittim.Sonumun dayak olacağını bilerek. Acı son böyle geldi ne yazık ki....... Bir daha da bisikletimden haber alınamadı sonsuza dek...
Spordaki diğer faaliyetlerimden birisi de bisiklet sürmek oldu yaşantımda. İlkokula gittiğim senelerde babam bana üç tekerlekli bir bisiklet yaptı demirden kendi kaynayarak. Babam torna-çelik kalıp üzerine çalışmaktaydı. Kendi tükanımızdı. Tükan Kartal-Çavuşoğlu'nda Çavuşoğlu Sanayi Sitesi'ndeydi. Babamın bana yaptığı bisiklet ikidebir bozulurdu. Tekerleklerinin bilyaları ya düşer ya da yalama olurdu. Bana hep kızardı "yine mi bozdun ? " diyerek. Ben de ne yapayım ta Topselvi'den Çavuşoğlu'na o yaşta üçtekerlekle tıkır mıkır giderdim. Ama gidene kadar da canım çıkardı. Neyse dediğim gibi daha o dönemde başladı.
Benim bisiklet sürme sevdam, daha sonra büyüdükçe büyük bisiklet alşmak lazımdı bana. Minibüse atladık gittik Pendik'teki bisikletçiye amcam ile. O zamanın parası ile 1990 dı işte sene; 250bin liraya almıştık. BMX'ti bisikletim.Ozaman bu marka çok modaydı hala var piyasada görüyorum. Ama çok sağlam bisiklet çıktı be. Ben onu yaklaşık 6-7 sene kullandım. Daha sonra e daha da büyüdük, o zaman Türkiye Gazetesi Bisan İhlas bisiklet veriyordu kuponla. Aldık onu nihayetinde ama kuponun sonu gelene kadar hep hayalini kurdum bisikletimin.Nihayet o gün geldi çattı ama ortada bisiklet yok. Babam almış dükkanda bekletiyormuş. Ben iyicene sabırsızlanmaya başlamıştım ki;en nihayet akşam oldu ve babam geldi eve. O zaman babamda Tofaş Kartal vardı kahverengi. Atmış arabanın bagajına getirdi. Biraz da sinirlidir benim babam. Benim yerinde duramaz halime kızda tabii ki haklı olarak. Adam çalışmış akşama kadar yorgun yorgun gelmiş eve;ben de tepesinde dır dır nerde kaldın baba edalarıyla dönüyorum. İyi ki bana iki tokat asılmadı o kızgınlıkla.Artık 18 vites bir dağ bisikletine sahiptim ben. Rengi de kırmızıydı pırıl pırıl. Çok güzeldi gerçekten de bisikletim. Akabinde ilerleyen zamanlarda ben onun üzerinde çeşitli aksiyonlar deneyerek bilmem kaç tane pantolonumun yırtılmasına ve de paçalarının yağlanmasına sebep oldum. O da bişey mi bir keresişnde bisikletimin arkasına oturma selesi takmıştım. Artist gibi normal selesinde değil de arka selesine oturarak sürmeye başlamıştım. E tabii ben kaşınmıştım. Sen bigün giderken arka selede yine ; eve geldim durdum evin bahçe kapısının önünde. Altımda da beyaz bir kot pantolon var.Paçalar olmuş yağ içinde.Tam o sırada ben bisikletten inmeye hazırlanırken şöyle bir doğruldum yerimden yavaş da değil. Hızlıca kalktım seleden.Olay aynen şudur.Caaaaaartt !! diye bir yırtılma sesi mahalleyi inlatmeye az bir zaman bırakmıştı.Bir de baktım pantolonumun ağası yırtılmış.Anaaaa ! Ben ne yapacağım şimdi annem beni öldürür. Eve gittim korku dolu bakış ve ağır adımlarla. O merdivenleri nasıl çıkıyorum biliyormusunuz. O 15 basamak merdiven bana 150 000 basamak geldi o andaki tırsma içgüdüleriyle. Hemen çaktırmadan eve girdim kapıyı yavaşca açarak içeri sızdım dahice. Annem uyuyordu yan oda da.Hemen çıkardım pantolonumu kirli sepetine cumburlop ! En alta yerleştirdim sessiz hareketlerle. Bende de salaklık işte. Pantolon zaten yırtılmış eşşek gibi ağasından. Sen ne diye sepete koyarsın o pantolonu?Ah aptal kafa.E tabi ertesi gün annem çamaşırları yıkarkene ortaya çıktı yırtık pantolon. Sanki hiç bulamayacaklar onu en altta. Neyse ki annemden ogün çabuk sıyrılmıştım dışarıya kendimi eşkıya gibi atarak. Ne günlerdi ama.
Spor olsun diye sürdüğümüz bisiklet bana hainlik etmiş ve o gün bana bir pantolona sebep olmuştu.Bisikletimin sonu çok hazin oldu ama. Bu hazin sonun sonunu da internet kafe sevdamdan dolayı, orada bisikletimi çaldırarak kendim hazırladım. Bisikletim çalınmıştı.Bisikletle gittiğim internet cafeden yürüyerek eminsiz adımlarla eve gittim.Sonumun dayak olacağını bilerek. Acı son böyle geldi ne yazık ki....... Bir daha da bisikletimden haber alınamadı sonsuza dek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder