Popüler Yayınlar

9 Aralık 2010 Perşembe

Gelebilmeni umutluyorum...

Ararım seni bebeğim
Çok uzaklarda...
Topladın bütün yüreğini gittin
Bana kalan seni yitirdiklerim...

Sorarım seni her cisimden,
Her isimden...
Kendimi kaybettim sen gidince
Hükümsüzdür...

Aşkın cenazesi kalkar bu gece
Yazdım, okudum seni hece hece...
Aşkım ! Sen gidince,,,
Ben öldüm canice...

Hayallerimin derdinde boğuluyorum
Ben seni çok seviyorum
Can-ı gönülden istiyorum
Gelebilmeni umutluyorum...

 Gökhan Cenker

Sevgi arsızıdır bütün kalplere girmeye çalışan

Olur belki. Belki seversin beni tekrar. Aşkın çekici gücünü damarlarımın son çekilişine kadar hissederken beni belki tekrar sevmeye kalkarsın. Kalkarsın havaya bir meleğin sonsuz semaya filiz filiz süzülüşü , uzanışı gibi. Aşk gözlerde başlar, gönülde cereyan eder ve  dudakların ışıltılı sevişmesiyle kavuşur. Kavuşmasına ramak kalır belki de , iki lafın arası kadar kocaman bir duygudur aşk. Ağlamak yüreğini ne kadar parçalasa da bir o kadar da kuruyan topraklarını damla damla sağlam kılar. Filizlerini , köklerini ayakta tutar. Aşığım seviyorum ben de derken gözün hala arkadadır. Ellerin yeni bir ele uzanmak istese de hala aklın geride bıraktıklarındadır. Kıyamadığındadır. Unutamadığındadır. İçinde öldürüp mezara koyamadığındadır. Oysa o seni mezara diri diri gömüp kaçmıştır. Kalbine bir bıçak saplayıp ölümünü beklemeden gitmiştir. Kahretsinlerinde bir kin ağacıdır gün gün dalları uzayan, gökyüzünü delip parçalayan. Aslında sevgi kafesini parça parça eden. Sadece sonbaharda değil her baharda kanlı yapraklarını döken.

  Onunla her an varsındır. Her saniye ona doğru ilerler. Duvardaki kan onun hergün tazelenen kanıdır, yüreğindeki gam onun her gün ürperttiği soğuk nefestir. Acının, maskesini düşürmüş reel halidir. O, acının " -di "  halidir , geçmiş ve gitmiş, yitmiş halidir. Berbat bir haldedir.

 Aşk ; boş bir meyhanede kafasını ellerinin arasına almış ve ağlamaya kendini hazırlayan bahtsız bir sarhoştur. Gülünü önüne koyup günlerinin, çiçeklerinin soluşunu seyreden bir ecel yolcusudur. Bir bilmecenin kafa yoran mantık kurgusudur. Gece yollarının tek yolcusudur boş koltuklarda. Gözlerde dolan bir yaş yatağıdır, gözünün içine baka baka, bata bata sana ölümün tebessümünü sunan bir pürüzdür. Bir görgüsüzdür. Sevgi arsızıdır bütün kalplere girmeye çalışan. Her yürekte yanmaya alışan. Bir objedir belki de sana boş boş bakan.

  Aşkın her hali güzel ama. Ne kadar can yaksa da, gönüllere buselerini koyan bir yaramaz olsa da. Her aşk güzel her yerde. . . MİLLİYET BLOG SAYFAM

Eros misali.... Okum kırık...

 Kimselere diyemedim. Demedim dermansız bir çile olduğunu içimde. Ama hiç kimseye. Bilmiyorum ki ne desem kendi kendime. Nasıl deli olsam çıldırma haddelerimde? Mesela bir şiir okusam yüksek sesle ama kimselere işittirmeden.  Kendim imzalasam yazdığım kitaplarımı sayfa sayfa bencilvari. Sadece kendim duysam, kendim alkışlasam tasvip edilmemiş kör duygularımı. Yalnızca kendim dilesem son dileklerimi. Sadece üç hakkım olsa susmak adına, hep kendimi dinlesem her sükunetimde.  Bir sussam, iki susabilsem, üç...... Çok güç... Susamıyorum.  Susturamıyorum zincirleme çığlıklarımı. Arka arkaya dökülsem pul gibi yollara. Serpiştirsem bedenimi avuç avuç güvercinlere. Bir niyet olsam kısmetsiz beklentilere, kısmetimi acabalarda arasam.

  Sadece kendim sevsem herkesi. Beni sevmeseler de olur herhalde. Elimde yeterince sevgi var hepinizin adına kayıtlı. Her yoldaş benim yolumdan gitse, yolsuz kalmasalar fukara kondularda. Sadece benim gülüm koksa buram buram metanet bahçemde, şecaatle sıksam dikenlerini. Sadece benim elime batsa gülümün dikeni , ben katlanmasını bilirim severek ona. Kimselerinki kanamasın. Sadece benimki...

  Sadece ben çıksam kahve fallarımda. Beni görsem;  her neyse halim, çıksın falım dualarımda. Bir aksam, şırıl şırıl kanasam telvelerimde ve her yol üç vakitte aşka çıksa. Bulmasa beni kör çıkmazlar. Dışavurumlarım nöbetlerde kalsa sabit ve daim. Hep ben doğsam senin her sabah uyanışlarında. Ben aydınlatsam gecenin karamsar odalarını ay misali. Ben tutulsam her yıldızın kayışında senin namına. Bütün sokakları teker teker ben geride bıraksam ; bu caddeleri, koca şehri terkederek tek hamlede ben kaçsam.  Hatıralarda defter defter karalasam yıllarımı. Sadece ben çıksam yanıtsız beklentilere. Bir telefonda tek çığlığın ben olsam acaba hatırlar mısın ? Yoksa beni oracıkta sallar mısın düğmüklü halatlarla. Suçum, ecelsiz ölmek midir yoksa senin dairinde ?


 Ben bilemiyorum....  Hiçbir fikrim yok. Nasılsa düştü kanatlarım üzgün Eros misali....  Okum kırık...

8 Aralık 2010 Çarşamba

Gelmelisin en güzel seherde . . .

Sorma, kaç kez yürekten yandım sana,
Kaç ümitle sevdim, sevildim.
Sorma, ne kadar bitti ruhum her bırakışında.
Neredesin şimdi ?
Nerede yakmaktasın beni yaktığın gibi?
Söyle !
Şimdi ağlayışlarımda mısın ?
Yalvarışlarımda mı gizlisin?
Seni, ölene dek hasretlerimde büyütürüm,
Seni, bana dönene dek yaşatırım
Işığına muhtaç karanlık ruhumda.
Sevmekteyim seni beyaz çiçeğim,
Gelmelisin en güzel seherde . . .

Gökhan Cenker

VE MARTILAR. . .

Sürgün yemiş yeşil bir acı var hislerimde,
Güz vurmuş esir düşen umutlara.
Deli saçması bir esaret dokunur tenime
Ve kırırk dökük mutluluklar düşer ayaklarımın dibine.

Rüzgarın ardından beni bir şevk sarar
Asi bir ayazın ertesinde,
Sabahın soğuk samimiyetiyle,
Berrak bir yalnızlık sevişir el ayak çekilince.

Ve martılar dost olur
Güvercin bakışlı bir çiğ tanesiyle. . .


Gökhan Cenker